DeletedUser64893
Ziyaretçi

Atomların neredeyse tamamen boşluktan oluştuğunu duymuşsunuzdur. Örneğin bir hidrojen atomunun yaklaşık %99.9999999999996’sı boşluktan ibarettir.
Her varlığın en küçük yapısı atom ise ve bu yapının da %99’undan fazlası boşluk ise. Bizlerin ve hatta dünyanın da %99’undan fazlası boşluktur. Belki de bütün Dünya’yı içindeki her şeyle beraber avucumuza sığdırabiliriz. Bir büyük futbol sahasını 1 atom kabul edersek çekirdek, o futbol sahasının ortasındaki minicik bir toplu iğne başıdır. Dünyayı değil tüm kainatı bir atom bile değil bir protona (ki bu atomun içindeki bir parçacıktır) sığdırılabilmesi mümkündür.
Bilim buna zaten bing bang diyor . Büyük patlama sonsuz yoğunluktaki ilk madde ile gerçekleşti, o gün bugündür evren genişliyor. Başka inanışlar da bu tanrının kendisiydi ve ben kimim diye sordu büyük patlama oldu (İslam’da buna dahildir. Adem – elma hikayesi buna dayanır.) yani kaos. Tüm galaksiler ve her galaksinin içindeki güneş sistemleri ve her güneş sisteminin içindeki gezegenler de onun yani tanrının hücresidir diyor. CERN’ deki deneyde atomun içinde bulunan protonları ışık hızına yakın bir hızda çarpıştırıp ortaya çıkan parçaları incelemeleri bununla alakalı gibidir. Aslında bu uzaydaki kara enerji ile açıklanan boşluk olmayan bir boşluktur. Türkiye’bu çalışmalara katılıyor mu derseniz kocaman bir hayır.
Bu büyüklüğün kafamızda daha iyi canlanabilmesi için şöyle bir örnek verebiliriz:
“Temel parçacıklar arasında çok büyük bir boşluk egemendir. Eğer bir oksijen çekirdeğinin protonunu şu önümdeki masanın üstünde duran bir toplu iğnenin başı gibi düşünürsem, o zaman çevresinde dönen elektron Hollanda, Almanya ve İspanya’dan geçen bir çember çizer. (Bu satırların yazarı Fransa’da yaşamaktadır.) Onun için, bedenimi oluşturan tüm atomlar birbirlerine değecek kadar bir araya gelseydi, artık beni göremezdiniz. Zaten, artık beni çıplak gözle hiçbir zaman gözlemleyemezdiniz: Neredeyse milimetrenin birkaç binde biri boyutunda ufacık bir toz kadar olurdum.
İşte bu noktada evrende bilinen en büyük mekanla, en küçük mekan arasında bir benzerlik ortaya çıktığını fark ederiz. Öyle ki, gözlerimizi yıldızlara çevirirsek, orada da atomdakine benzer bir boşlukla karşılaşırız. Yıldızlar arasında da, galaksiler arasında da milyarlarca kilometrelik boşluklar mevcuttur. Ama bu boşlukların her ikisinde de insan aklını zorlayan, anlama kapasitesini aşan bir kaotik bir düzen hakimdir.
Atomdaki boşlukların aslında boş olmadığını, fakat kuantum mekaniksel dalga alanları ile dolu olduğunu biliyoruz. Sözünü edebileceğimiz bir diğer alan, kuvvet alanlarıdır. Elektronlar ile çekirdek arasında elektromanyetik bir kuvvet alanı vardır. Bu elektromanyetik alan etkileşimi sayesinde atomlar birbirleri ile bağ yapar ve kimyanın ve yaşamın var olması mümkün olur. Madem atomlar neredeyse tamamen boşluk, o halde neden nesneler birbirlerinin içinden geçemiyor? diye sorabilirsiniz.
Duvara çarptığınızda sizi engelleyen şey, boşluğu dolduran bu kuvvet alanıdır. Aynı şekilde atomun çekirdeğindeki boşlukların da içini dolduran kuvvet alanları vardır. Bu nedenle çekirdekteki protonların hepsi pozitif elektrik yüküne sahip oldukları halde birbirlerini iterek çekirdeği parçalayamazlar. Çünkü çekirdekte elektrik kuvvetinden daha güçlü olan nükleer kuvvet alanı etkindir. O halde kuvvet alanları enerji taşır. Enerji ise kütleye karışlık gelir. Örneğin atom çekirdeğinde bulunan bütün kuarkları toplasanız, çekirdeğin kütlesinin sadece %10’u yapar. Geriye kalan %90’lık kütle, atom çekirdeğindeki boşluğu dolduran kuvvet alanlarından gelir. Yani atomun kütlesinin %90’ı boşluktan gelmektedir. O halde atomlar boştur deyip geçemeyiz. Boşluk, bundan çok daha büyük sırları da içinde barındırır.
Geleceğin medeniyetleri yapay zekanın’da kusursuz analiz etme yeteneğinin yardımıyla mikro ve makro uzayın bütün sırlarını çözecektir. Yıldızları, küçültüp, enerji depolarında saklayarak kullanabilir. (Örneğin Kırmızı cüce yıldızlarının ömrü ortalama 10 trilyon yıldır.) Kara delikleri anlayabilir. Zamanın yani 4. boyutun üstünü anlayabilir. Bizim 5 duyu organımız gerçekleri anlamamız için bir engeldir. İçgüdülerimiz, duyularımız ve duygularımız bizi engelliyor. Bu yüzden içgüdü yok edilmelidir.
“Delilikle dahilik arası çok ince bir çizgidir.”
“Deli kendi aklının alamadığı gerçekle, dahi bizlerin aklının alamadığı gerçekle savaşır”
“Dünya yeteneği karşılamaya hazırdır fakat dehayı ne yapacağını bilemez”